Film: Muhsin Bey (1987)


Kaynak poster: imdb

Bu yaz için planlarım arasında bol bol kitap okumak ve film izlemek geliyor. Bu amaçla planlarıma uzun zamandır ismini duyduğum ama hiç izleme fırsatı bulamadığım Muhsin Bey filmiyle başladım. Filmin hem yazarı hem de yönetmeni Yavuz Turgul. Film 1987 yapımı ve 1 saat 59 dakika uzunluğunda. Ana oyuncuları Şener Şen, Uğur Yücel, Sermin Hürmeriç ve Osman Cavcı'dır.

Filmin ana konusu İstanbul Beyoğlu'nda yaşayan Muhsin Kanadıkırık (Şen) organizatördür. Solfej ve nota öğrenmeyi kendine prensip belirlemiş Muhsin Bey yükselen arabesk akımından oldukça rahatsızdır. Bir gün Urfa'dan türkücü olmak için gelen Ali Nazik (Yücel) hayatına girer ve Muhsin Bey Ali Nazik'e yardım etmeye çalışır. Ancak filmin alt metni 80'lerde yaşanan köyden kente göç ve bunun kent hayatını yozlaştırması. Ve elbette hayat pahalılığı da filmin önemli bir parçası. 

Kaynak: imdb

Filmde dikkatimi çekenler arasında öncelikle Muhsin Bey'in oturduğu apartmanın güzelliği geliyor. Ayrıca filmin dekorları çok güzel. Muhsin Bey'in ev eşyaları, duvarların rengi vb. Filmin bir diğer güzel yanı da müziklerinin güzelliği ve müziği sahnelerde çok ektin bir şekilde kullanmaları. Hatta birkaç yerde müziği aniden keserek izleyicinin duygularını da etkilemişler.

Uğur Yücel muhteşem. Bir süre Ali Nazik'in o olduğunu anlamadım. O şive, o sırıtış ... mükemmel bir oyunculuk. Hatta filmin büyük küçük tüm oyuncuları çok iyi oynamışlar.

Buradan itibaren yazdıklarım sizin için filmin keyfini kaçırabilir ve sonuyla ilgili bilgiler içerebilir. O yüzden filmi izlemeyenler buradan sonrasında yatık harflerle yazdığım kısımları okumayabilirler.


Filmin bence hemen hemen her sahnesi çok etkileyiciydi. Açılış ve kapanış sekanslarının aynı olması güzel bir ayrıntıydı.  Ancak en güzel sahneler hayal ve intihar sahneleriydi bence. Hayal sahnesinde Muhsin Bey ile Ali Nazik'i görürüz. Muhsin Bey meyve soyarken Ali Nazik çiğköfte yoğurur. Filmin muhteşem müzikleri eşliğinde hayal kurmaya başlarlar. Bu sahne bize iki ana karakterin birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını iyice gösterir. Muhsin Bey Kız kulesini gören bir ev hayali kurar. Eskiden yaptığı tespih yapma hobisine geri dönmek ister. Eski bir ses sanatçısı olan Afitab hanımı düşkünler evinden çıkartıp yanına almayı düşler. Hatta belki hoşlandığı komşusu Sevda Hanım da gelir hayaline. Aynı anda Ali Nazik'in hayali ise sırf kendisi için bir kebapçı kapatmak, alacağı pembe gömlek beyaz takım ve altın kolyeden ibarettir. Ha bir de koynuna alacağı, yesinler beni dediği kadınlar.

Kaynak: imdb

Muhsin Bey değişen kentin değişmeyen beyidir. Ali Nazik ise şark kurnazı. Saf gibi gelir izlerken filmin başında ancak daha ilk sahnelerden belli eder kendini. Filmin başında Muhsin Bey Ali Nazik'i redettikten sonra yağmur yağar ve Ali Nazik sokakta ıslanır. Muhsin Bey sorar "kalacak yerin yok mu?" ve Ali Nazik cevaplar "var ama beni böyle görürsen acır alırsın dedim". Filmin bence en can alıcı noktalarından biriydi ve bu sahnede Ali Nazik'e güvenmemeye başladım. 

Kaynak: imdb

Filmin bir diğer güzel sahnesi ise intihar sahnesiydi. Ali Nazik intihara kalkışır ancak Muhsin Bey onu intihardan vazgeçirir. (Burada ben aslında hiç intihar etme düşüncesinde olduğunu sanmıyorum. Yağmur sahnesinden sonra kendisine azalan güvenim bu sahnede bana Ali Nazik'in Muhsin Bey'i en açık şekilde kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığını söylüyordu.) Ancak intihardan vazgeçen Ali Nazik durduğu yerin çok yüksek olmasından dolayı inemez ve Muhsin Bey ona yardım eder. Bu sahne filmin kırılma noktasıydı. Muhsin Bey şöyle der "şimdi ben geriye gideceğim sen de ileriye". Bu sahneden sonra Muhsin Bey gerilerken Ali Nazik ilerlemeye başlar.  Ve vurucu sona doğru ilerleriz. İnsanları dolandırmayı kendine yediremeyen Muhsin Bey hapishaneden çıkıca evine gider. Burada Beyoğlu'ndaki bir çok yer gibi yaşadığı apartmanın da yıkılacağını öğrenir. Solmuş çiçeklerine küçük bir veda edip Ali Nazik'i bulmaya gider. Burada Ali Nazik'i arabesk söylerken ve hoşlandığı komşusu Sevda Hanımla beraber bulur. Ali Nazik "Kusura bakma kendimi kurtarmam gerekiyordu" der ve Muhsin Bey "kurtarabildin mi?" diyerek onu terk eder. Böylece Ali Nazik'in hayal sahnesinde söylediği şeylere ulaştığını görürüz. Pembe gömlek beyaz takım ve kolye tamamdır. Alttan alta film boyunca verdiği arabesk söyleme isteği tamamdır. Koynuna aldığı kadın tamamdır. Ancak Muhsin Bey hem evini kaybetmiş, hem çiçeklerini kaybetmiştir. Yanına almak istediği Afitab hanım bu dünyadan göçmüş, hoşlandığı Sevda Hanım Ali Nazik'le beraberdir.  Ali Nazik Muhsin Bey'in üstüne basarak kendini "kurtarmıştır".

Filmle ilgili teknik bir küçük not: Film restorasyon edilmiş. Hatta film başlarken bununla ilgili bir yazı da var filmde ANCAK bu yazıda filmin orijinal haline sadık kalındığı ve aslına uygun restore edildiği yazsa da yaklaşık 20 dakikası kesilmiş. Çıkarılan sahneler belli ki sansür amacıyla çıkarılmıştır. Ve bu beni inanılmaz derecede rahatsız etti. Ben 1987 doğumluyum. Bu filmi sinemada izleyemedim (doğal olarak) ve filmin başındaki bu yazı ve gerçeği öğrenmem beni çok kandırılmış hissettirdi. Ama belki de filmin ama konusuna bir gönderme yapmışlardır bu hareketle. Kesilmemiş versiyonu maalesef internette bulunmuyor (ya da ben bulamadım) ama restorasyonlu (ve de sansürlü) versiyonuna Youtube üzerinden  (burayı da tıklayarak) erişebilirsiniz.

Değerler ve değişim üzerine olan bu naif filmden ben (sansürlü de olsa) keyif aldım. Etkileyici bir filmdi ve beni hayat hakkında düşünmeye sevk etti. Filmi herkese tavsiye ediyorum.

Sevgilerle,



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap - Paul ile Virginie - J. H. Bernardin De Saint-Pierre

Kitap: Karanlık Cevher Serisi - Philip Pullman