be my better version

Bu yazının giriş bölümü uzun olduğu için ayrı bir gönderi oldu. Lütfen Wanda ile Vision'ın geçmişini bilmiyorsanız önce o yazıma bir göz atın.  Bu çok uzun girişten sonra özetleyerek Wandavision dizisine gelirsem Wanda en son kendine travmalardan travma beğenmekle meşguldü. Aliesi bombayla öldürülmüş, 2 gün kardeşiyle patlayıp patlamayacağı belli olmayan bir bombanın kendisini öldürmesini beklemiş, Strüker'ın deneylerine maruz kalmış, güçler kazanmış, kardeşi Ultron'la savaşırken ölmüş, bu arada Sokovia'nın düşürülmesine -istemeden de olsa- neden olmuş, Laos'ta sivillerin ölümüne yol açmış, Steve ile taraf tutup kaçak olmuş, bu arada da Vision'la aşk yaşamaya başlamış Wanda, Vision'ı önce öldürmek sonra da öldürülmesini seyretmek zorunda kalıp evrenden silinmişti. Geri döndüğünde Thanos'a karşı savaşıyor ve cenazeden sonra ona ne olduğu bilinmiyordu.

Psikolojik olarak sağlam bir yapıya sahip olmak günümüz dünyasında (bana göre) hiç de kolay bir şey değil. Her gün uyandığımız andan itibaren negatif haberlere maruz kalıyoruz. Bir de "arkadaşlarımız"ın sosyal medyada ki "muhteşem" hayatlarının takibini yapıyoruz gereksizce. Hayatlarımız karşılaştırma, kıskanma, kendimizi eleştirme ve kendimizi değersiz görmelerle dolu. Kısacası normal bir birey için akıl sağlığını korumak, dengeli ve bireyi geliştirici bir yaşam sürmek çok zaman ve enerji tutan bir İŞ oldu resmen. Peki ya süper kahraman olsaydık ve hayatla bir yandan da güçlerimizi dengelemeye çalışırken başa çıksaydık? Disney+'ın 2021 Ocak ayında haftalık yayınladığı Wandavision dizisi işte bu soruyu önümüze seriyor.  MCU (Marvel Cinematic Universe - Marvel Sinema Evreni) bizi Wanda Maximoff ile Captain America: the Winter Soldier (2014) filminin jenerik sonu klibiyle tanıştırdı. Zaten bir sonra yayınlanan MCU filmi Avengers: Age of Ultron (2015) ile bu evre

  İthaki Yayınevi Ekim 2020'de benim çok uzun zamandır beklediğim bir seriyi yeniden bastı. Karanlık Cevher serisi bundan yıllar önce basılmıştı ancak maalesef serinin son kitabı "Kehribar Dürbün" bulunamıyordu. Ben de yıllar öncesinden bu durumu kenara not edip, sabırla beklemeye başlamıştım. 2020'nin sonuna doğru sonunda bekleyişim sona erdi ve İthaki seriyi yeniden bastı ve bir de özel kutulu versiyonunu da çıkardı. Önce kısaca özelliklerden bahsedelim. Künyede çevirmen olarak Niran Elçi ve Sevin Okyay var. Ciltsiz olarak basıldı seri ve 3 kitaptan oluşuyor. Toplam sayfa sayısı 1352.  Ben yeni tasarımını beğendim, önce pek hoşlanmasam da sonra çizimlerini gerçekten çok beğendim. Kapak renkleri de çok güzel. ANCAK, kitaplarda çok ciddi yazım yanlışları var. Normalde bir-iki tane olduğu zaman çok fazla takılmıyorum. Gözden kaçmıştır deyip geçerim. Ama bu seride çoook ciddi sayıda yazım hataları var. Her kitapta var. Hatta "Ama" kelimesinde/isminde bile var.

2015 yılından beri Goodreads isimli bir websitesi ile okuduğum kitapları takip ediyorum. Aslında dürüst olmak gerekirse 2015'te kullanmaya başladım ancak bu siteyle yıldızım o zaman pek barışmadı ve 2016'nın başlarında kullanmayı bıraktım. Ancak 2019 yılıyla beraber siteye bir şans daha vermeye karar verdim. 2 yıldır düzenli olarak okuduğum kitapları buraya giriyorum.  Siteye bağlanmak isteyenler buraya tıklayabilirler! Şimdi biraz da sitenin avantajlarından ve dezavantajlarından bahsedelim: Avantajlar : Okuma meydan okuması (Reading Challenge)! Her senenin başında o sene okumak istediğiniz kitap sayısını girip yıl içinde kendinizle yarışa girebiliyorsunuz. Üstelik bu sene bu uygulamanın rengi de çok tatlı bir mor! Resmen siteye her girdiğimde içim açılıyor. Okuduğum kitapların bende olan basımlarını bulabiliyorum (üstelik kamerayla elinizdeki kitabın barkodunu taratarak da bu işlemi hızlıca yapabilirsiniz). Böylece kaldığım sayfayı işaretleyince siteye bana yüzde olarak ne kad