Film: The Truman Show (1998)


Birçok altmetni olan bir başka film daha: The Truman Show. 1998 yapımı bu film Andrew Niccol tarfından yazılmış olup yönetmeni Peter Weil'dir. Süresi 1 saat 43 dakika olan filmin ana oyuncuları Jim Carrey, Ed HarrisLaura LinneyNoah Emmerich ve Natascha McElhone'dir.

     
               
Truman Burbank (Carrey) bir şirket tarafından evlat edinilmiş tek çocuktur ve daha anne karnından itibaren tüm hayatı kameraların önünde geçmiştir. Aslında bir sigortacı olan Truman hayatının bir TV şovu olduğundan habersizdir. Yaşadığı bir kaç olay onun içinde bulunduğu yaşamı sorgulamasına yol açar.


Bu film bize çok büyük bir kapitalist sistem eleştirisi yaparken bir yandan da tehlike ya da bilinmezlik anında aklımıza gelen "savaş ya da kaç" ikilemini hatırlatıyor. Filmin dekorları çok güzeldi. Yer yer yapılan reklam konuşmaları kapitalizmin ne kadar da cıvık cıvık olduğunu vurguluyordu. Yönetmen ve Truman arası ilişki ise başlı başına bir din felsefesiydi.

Bu noktadan sonra yazdıklarım filmin sonuyla ilgili bilgiler içermektedir. 

Peki bu filmin en etkileyici yanı neydi? Bence filmin sonunda yayın kesilince yanındakine "ee başka kanallarda ne var?" diyen güvenlik görevlisi. Kapitalist sistemde birinin hayatına ve acılarına ayırdığımız süre bu kadar işte. 

Bir başka güzel yanı ise reklamlardı. 24 saat kesintisiz bir şova normal reklam alamadıkları için Truman harici herkes ara ara - bu anlar Truman'ın dugusal desteğe ihtiyacı olduğu anlardan biri olsa bile- hiç çekinmeden ürün yerleştiriyorlardı. 


Beni en etkileyen yanlarından biri ise Truman'ın hayatında neredeyse ona gerçekten içten davranan kimse yoktu. Eşi onu sevmeyen bir aktris, 7 yaşından beri en iyi arkadaşı olan kişi bir oyuncu, annesi bir oyuncu, babası 8 yaşındayken ona yaşadığı yerden ayrılmasın diye yerleştirilen deniz fobisi için boğulmuş ve 22 yıl sonra sete tekrar sızmış bir oyuncu. Otobüs şoförü, yolda yanından geçenler, komşuları herkes sahte ve yalan. Herkes Truman'ı kandırıyor. Ve yalanları da çok inanılası. Ona gerçeği söyleyen tek kişi ise babasını oynayan bir başka aktör tarafından "şizofren o, inanma, herkesi buraya getirir" diyerek götürülüyor. Truman yapayalnız. Ve dışarıda onu izleyen seyircinin bu umurunda bile değil -küçük bir azınlık hariç-. Korkunç bir hayat. 


Film bize iki seçenek sunuyor: içinde bulunduğumuz sahte ama "güvenli" hayatta konfor içinde yaşayabiliriz. Ya da irademizi ve gücümüzü kullanıp bilinmeze doğru yol alabiliriz. Bu yolda başımıza ne geleceğini bilmiyoruz ama gideceğimiz yolun gerçek olduğunu biliyoruz. Truman seçimini yaptı. Peki ya siz hangisini seçerdiniz?

Sevgilerle,



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap - Paul ile Virginie - J. H. Bernardin De Saint-Pierre

Kitap: Karanlık Cevher Serisi - Philip Pullman

Film: Muhsin Bey (1987)