Film: Zügürt Aga (1985)


Yine yıllardır duyduğum ama hiç izleme fırsatı bulamadığım bir filmi daha izledim: Züğürt Ağa. 1985 yapımı senaryosunu Yavuz Turgul'un yazdığı, Nesli Çölgeçen filmi. Süresi 1 saat 40 dakika ve başlıca oyuncuları Şener Şen, Erdal Özyağcılar, Nilgün Nazlı ve Fisun Demirel.

Filmin konusuna gelirsek Şanlıurfa'nın Haraptar köyünün ağası (Şen) yağmayan yağmur yüzünden sıkıntıdadır. Mahsül azdır ve eldekiler de hızla erimektedir. Köye Kekeç Salman (Özyağcılar) isimli biri eşi, çocuğu ve kız kardeşi Kiraz'la (Nazlı) gelip Ağa'dan iş ister. Ağa Kekeç'i pek beğenmese de Kiraz'ın güzelliğine vurulup Kekeç'i himayesine alır. Ancak Kekeç'in uslu durmaya pek niyeti yoktur. 


Filmin müzikleri çok güzeldi, özellikle de en sonda çalan parça. Oyunculuklar çok güzeldi. Köy sahneleri bize susuzluğu ve ekinlerin bereketli olmayışını çok güzel gösteriyordu. 

Buradan sonrası da izlemeyenler için filmin sonuyla ilgili bilgiler içermektedir. O yüzden filmi izlemeyenler buradan sonrasında yatık harflerle yazdığım kısımları okumayabilirler.

Filmin içinde neler yok neler: köylülerin ağayı soyması, oy satın alma taktikleri, rantçı politikacılar, geçim derdi, zengin doğup büyüyenin fakirlikle imtihanı vb. Üst metin olarak köyden kente göç ve bunun zorlukları ancak alt metin biraz daha derin ve kişisel. 


Film boyunca bol bol kadının o coğrafyadaki konumuna dikkat çeken replikler de var. Kendinden para isteyen oğluna para veren Ağa, kızına "sen kızsın sana yok" diyor. Kendisine kuma getirmek isteyen eşine sadece bağırıp çağıran kadın "ben gideceğim buralardan" denince kumaya razı gelmek zorunda kalıp hıncını sadece yeni kadından çıkarabiliyor. Abisi kaç kez Kiraz'ı mal gibi satmaya çalışıyor. Ama kadınlar sessiz. Kadınların hakkı yok bu coğrafyada, coğrafya değişse bile.

Filmin güzel sahneleri Ağa'nın kurak tarlada tanrıya serzenişi, köydeki oy verme işlemleri, düğün gecesi Babo'nun ölümü, yağmur duası, domatez, domateeezzzz ve filmin son 10 dakikası.

Bence filmin alt metni bir varoluş savaşıydı. İnsan ne işe yarar? Hayatta kendimize nasıl bir yer açabiliriz? Filmin başında Ağa'yı hazırlanırken görüyoruz ve film ilerledikçe o tek tek taktığı nesneleri vermek zorunda kalışını izliyoruz. Onu Ağa yapan nesneler hatta sıkı sıkı tutunduğu kimliği diyelim. Ne zaman ki Ağa'lığının simgesi son nesnesini de satmak zorunda kalıyor işte o zaman kendi ego'sundan kurtulup Ağa kimliğine veda ediyor. Zaten o noktadan sonra her şey onun için iyi gitmeye başlıyor. Filmin vurucu sonundaysa Ağa'mızı bu hayatta gerçekten tek yapabildiği işi yaparken görüyoruz: çiğ köfte satmak. Ve o sahnedeki yürüyüşü. Artık Ağa'lığın, babasının, anasının, karısının, marabalarının derdi kalmamış üstünde. Hayatta bir yer bulabilmekten mutlu. İşe gerçekten yarayan hafif bir insan. Artık Ağa yok!

Ben bu filmden çok keyif aldım. Herkese izlemesini ve izlerken de komik kısımlarının haricinde filmin getirdiği eleştirileri düşünmesini dilerim.

Sevgilerle,

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap - Paul ile Virginie - J. H. Bernardin De Saint-Pierre

Kitap: Karanlık Cevher Serisi - Philip Pullman

Film: Muhsin Bey (1987)