Kitap: Harry Potter ve Felsefe Taşı - J.K. Rowling



Harry Potter ve Felsefe Taşı, Ülkü Tamer çevirisiyle 2001 yılında YKY (Yapı Kredi Yayınları) tarafından Türkçeye çevrildi. Bu kitabı o zamandan beri defalarca okudum. Tüm seriyi. Hatta ingilizce sesli kitaplarını bile (ki Jim Dale'in seslendirmesi efsane bence). Ve son günlerde bu kitaba geri dönmek istedim. Yazarı JK Rowling'in kitabın anahatlarını oluşturma dehasını inceleyebilmek için (ileride ki yayınlarımda detaylıca anlatacağım).

Öncelikle kısa bir özetle başlayalım: 

“Harry, elleri titreyerek zarfı çevirince mor balmumundan bir mühür gördü; bir arma – koca bir ‘H’ harfinin çevresinde bir aslan, bir kartal, bir porsuk, bir de yılan.”
HARRY POTTER sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektupla yaşamı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kabul edilmiştir. Burada birbirinden ilginç dersler alır, iki arkadaşıyla birlikte maceradan maceraya koşar. Yaşayarak öğrendikleri sayesinde küçük yaşta becerikli bir büyücü olup çıkar.

Yukarıda ki özet kitabın satıldığı internet sayfalarında (hemen hemen hepsinde aynı metin) olan özet ancak ben bunu doğru ama oldukça yetersiz buldum. Kitap bize Harry'nin ailesinin ölümünden sonra bırakılacağı ailenin bir günüyle açılıyor. Dursley ailesi (Harry'nin teyzesi Petunia, eşi Vernon ve oğulları şirincik Dudleyden oluşuyor bu aile) görüp görebileceğiniz en sıradan İngiliz ailesidir. Gariplikleri sevmezler. Bu nedenle Petunia'nın kızkardeşi Lily ve ailesini de sevmezler. Ancak Lily ve James Potter'ın ölümüyle Harry onlarla yaşamaya başlar. 10 yaşında olan küçük Harry'ye birgün bir mektup gelir ve asıl hikayemize gireriz. Harry aslında bir büyücüdür ve Hogwarts Büyücülük ve Cadılık Okuluna kabul edilmiştir. 

Buradan sonrası kitabın sonuyla ilgili bilgiler içermektedir. Dikkat!

Peki bu çocuk kitabında bizi bu kadar etkileyen nedir? Diagon yolu ve Hogwarts eksperesi gibi bize sunduğu büyülü dünyası mı? Okulun kendisi mi? Yoksa ... yoksa Harry'nin kendisi mi? Bence iyi yazarlar için cevap her zaman ana karakter olmalıdır. Ve bence ilk kitapta JK Rowling bize bunu çok güzel vermiş.

Harry istenmemiş bir çocuktur. Teyzesi ve eniştesi (ve de onların uzantısı kuzeni) onu hiç sevmemiş ve istememişlerdir. Hayatının onlarla geçen süresi boyunca ona hizmetçi gibi davranılmış. Horlanmış. Alay edilmiş ve kendisiyle ilgili tek düşüncesi sen iyi şeyleri hak etmiyorsun olmuştur. Ve tabii büyü gibi gariplikler de istenmemiştir. Yani Harry'nin tüm varlığı yok sayılmıştır. Hikaye genişledikçe Harry'nin bu düşüncelerini satır aralarında görebiliriz. Hep okuldan atılacağı, bir sahtekar olarak yaftalanacağı ve trene bindirilip Dursley'lere geri gönderileceği korkusu var. Özellikle binalarına 150 puan kaybettirmelerinden sonra Harry ve arkadaşlarının dışlandığı bölümlerde bu korku daha belirgin. Ve kitabın sonun doğru Harry kendisiyle ilgili bu yanlış inançtan vazgeçiyor. Doğru olanı yapmak için korkularıyla yüzleşiyor. Sonuç olarak da bize okuması çok zevkli bir karakter gelişimi kalıyor.

Kitabın detaylarına fazla girmek istemiyorum ama Harry Potter serisinin ilk kitabı bize okuması çok zevkli bir karakter gelişimi ve bu hikayenin içinde geçtiği muhteşem bir büyülü dünya bırakıyor. Her yaştan kişiler bu seriyi zevkle okuyacak ve içinde kendisine ait bir tat bulacaktır. Keyifli okumalar,


Kitap hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak için buraya (bu bağlantı Vikipedi bağlantısı ve kitabın süprizini bozabilecek bilgiler içeriyor. Eğer kitabı okumadıysanız diğer bağlantıya bakın lütfen) ve buraya tıklayabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap - Paul ile Virginie - J. H. Bernardin De Saint-Pierre

Kitap: Karanlık Cevher Serisi - Philip Pullman

Film: Muhsin Bey (1987)