Akademik Etik hakkında



Bir arkadaşım Facebook'ta bir haber bağlantısı paylaştı. Arkadaşım elbette haberi eleştiriyordu ancak eleştirisini bile kısık sesle yapmıştı. Ancak bence akademide bazı şeyler kısık sesle eleştirilmenin ötesinde artık.

Bağlantının içerdiği site akademisyenler ve akademisyenlik üzerine haberler veren bir site. Site yeni bir "akademik yardım" şirketinin reklamını(!)/haberini yapmış. Bu şirketin akademik yayın yapmak isteyen kişilere (benim ilgimi çeken en önemli) vaatleri şu şekilde:
  • Yabancı dile çeviri,
  • Tezden makale üretme,
  • Atıf sayısının arttırılması,
Ne arkadaşımın paylaştığı bağlantıyı ne de bu güzide şirketin web adresini buraya koyuyorum çünkü söylemek istediğim şey şahsi olarak doğrudan bu yapılara değil. Genel durum içler acısı. İnsanlar yozlaşmış. Çalmayı çırpmayı marifet sayıyorlar. Akademi zaten ölmüş ama dahası bir de üstüne kokmuş artık.

Bilmeyenler için yazıyorum, ben de akademisyenim. Türkiye'de iyi bir okulda 4 yıllık üniversite diplomamı aldım ve de üstüne yüksek lisans yaptım. Bu sırada bu okulda asistanlık da yaptım. Sonrasında da yurt dışında araştırma yaptım. Bu işin içindeyim kısacası. Zorluklarını birinci elden tecrübe ettim ve de ediyorum.

Araştırma yapmanın başlı başına ne kadar zor bir süreç olduğunu, hadi araştırma konusu buldun ama bu sefer veriye ulaşmanın zorluklarını, literatür taramasının kolay olmamasını, İngilizce eğitim seviyemizin düşüklüğünü ve de yapılan araştırmanın İngilizce anlatılmasının ne kadar zor olduğunu... Hepsini biliyorum çünkü tüm bu aşamalardan geçtim. Dahası biten makalenin düzgün bir dergiye yollanmasından ve dergi ücretlerinin yüksekliğinden (hele ki dolardan liraya çevrilince) bahsetmiyorum bile.

Ama bu değil arkadaşlar. Tüm zorluklarına rağmen akademik bir ürün ortaya koyarken sizin elinizde olması gereken ilk silah ne dil bilgisi, ne dolar, ne başka bir şey. İlk silahınız ETİK olmalı. Etik bir kafanız yoksa BİLİM olmaz.

Oturup sabahlara kadar makalenizin İngilizcesinin üstünde geçeceksiniz. Gerekirse baştan yazacaksınız. Kendi tezinizi kendiniz yazdıysanız, oturup o tezin makalesini de bir zahmet çıkaracaksınız. Kim sizin tezinizin içinden sizden daha iyi bir makale çıkarabilir? Atıf sayısı kısmına girmiyorum bile, artık nasıl yapıyorlarsa...

Bir insan nasıl başkasının yazdığı makaleyi çıkıp ben yazdım diye savunabilir? O savunduğu makale ile ünvan kazanabilir? Bir de üstüne maaş alıp geceleri rahat uyuyabilir? NASIL? Aklım almıyor.

Ama bence en büyük sıkıntı bu tarz şirketlerin (!) kurulabilmesi ve promosyonunun rahat rahat bir de akademik ortamlarda yapılabiliyor olması gerçeği. Yukarıda paylaştığım haber bağlantısı ben bu yazıyı yazmadan 3 gün önce yayınlanmış ve altında tek bir yorum bile yok. Ya site çok popüler değil ya da akademisyenler bu servislere ihtiyaç duyuyorlar ve "alan memnun veren memnun". İnsanlar sustuğu sürece etik dışı hareketler var olmaya devam edecek. Maalesef göte göt demenin zamanı geldi. Bu tarz servisler intihaldir. Başkasının yaptığı işi kendin yapmış gibi göstermektir.

Bir gün bu şekilde ünvan almış profesörlerin eğittiği mühendislerin yaptığı evlerde depremde can vereceğiz. Örnekler çoğaltılabilir. Ama canlar geri getirilemez. Akademide ki yozlaşma şu an Türkiye'nin (ve hatta dünyanın) en büyük problemlerinden biri ve geleceğimizle ciddi anlamda oynanıyor. Herkes kendini kurtarmanın peşinde. Ya ne var altı üstü sınavda hatırlayamadığım yere baktım ile başlayıp buralara kadar geliyoruz.

Kopya çekmekte bir beis görmeyen, oradan buradan ödev bulup teslim eden, bitirme ödevini/tezini başkasına yazdıran, tezinden başkasına makale çıkarttıran, ve bu tarz servislerde çalışıp başkasının işini yapıp para kazanan herkese söylüyorum, siz BİLİM yapmıyorsunuz. Bu yolla edindiğiniz ve şu an sahip olduğunuz her türlü mevkiyi, ünvanı, işi hak etmiyorsunuz.

Diyeceğim budur,







Foto kaynağı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap - Paul ile Virginie - J. H. Bernardin De Saint-Pierre

Kitap: Karanlık Cevher Serisi - Philip Pullman

Film: Muhsin Bey (1987)