Kitap: Bridgerton Serisi - Julia Quinn (Uzun oldu ben de kestim 4/5)

 6. ve 7. kitaplar gelsin:

Kitap 6- Sana Muhtacım (orjinal adı: When He Was Wicked)



"Her hayatta bir dönüm noktası vardır. Bu öyle muazzam, keskin ve belirgin bir andır ki insan şüphenin en ufak gölgesi olmaksızın hayatının bir daha asla aynı olmayacağını kesinlikle bilir. Londra’nın neşeli hovardası Michael Stirling için bu dönüm noktası, Francesca Bridgerton’ı ilk kez gördüğü andır. Evet, kalbinin hiçbir zaman birine bağlanmasına müsaade etmeyen Michael ona bir kez bakmış ve aşık olmuştur.

Bununla birlikte karşılaşma vesileleri kuzeninin bu genç kadınla evlenecek olmasını kutlamak adına düzenlenen bir yemektir. Hayat işte böyle ironiktir... Ancak bir süre sonra Francesca eşini kaybeder ve arkadaşı, sırdaşı olarak gördüğü Michael’ın desteğini bekler. Michael ona olan aşkından bahsetme cesaretini kendinde bulamaz... Ta ki genç kadın bir gece masumane bir şekilde kollarının arasına sığınana ve tutkunun en ahlaksız sırlardan bile güçlü olduğu kanıtlanana dek."

Bu hikaye diğerlerinden biraz farklı çünkü Francesca zaten evli. Ama eşinin kuzeni ona aşık. Hayır bu bir aldatma hikayesi değil. Francesca'nın eşi John'u ani bir şekilde kaybedip dul kalmasıyla başlıyor hikaye. Michael da kendine hakim olmaya çalışıp, aşık olduğu kadına ve kuzeninin eşine sarkmamak için Hindistan'a kaçıyor ve 4 yıl sonrasında geri dönünce ... olaylar olaylar.

Benim bu kitapta sevdiğim nokta Francesca'nın diğer karakterler kadar saf (yani bakire) olmaması. Ne istediğini biliyor ve bu da hikayeyi daha ilgi çekici yapıyor. Ancak kitapta bir çok defa üstünden geçilen "Ben zaten kardeşlerimden çok farklıyım" kısmına bir anlam veremedim. Yani o kadar da belirtmeye gerek yoktu bence. Ama yine bu hikayede de anne Violet oldukça etkili oluyor.

Benim puanım: 4/5 (ikinci en sevdiğim seride)

Kitap 7- Öpüşünde saklı (Orjinal adı: It's in his Kiss)



"Gareth St. Clair ciddi bir çıkmazdadır. Ondan nefret eden babası St. Clair mülkünü ve mirasını mahvetme yolunda ilerlemektedir. Gareth’ın elindeki tek şey geçmişin sır perdesini kaldırabilecek ve geleceğin anahtarı olan eski bir aile günlüğüdür. Sorun şudur ki günlük İtalyanca kaleme alınmıştır ve genç adam bu dilde tek bir kelime dahi bilmemektedir.

Sosyete bir konuda hemfikirdir: Hyacinth Bridgerton kimselere benzememektedir. İnanılmaz derecede zeki ve açıksözlüdür. Fakat ona dair bir şey çekici ve eziyet verici Gareth’ı nedense etkisi altına alır.

Her yıl düzenlenen Smythe-Smith Müzikali’nde ikilinin yolları kesişir. Hyacinth, İtalyancası mükemmel olmasa da ona günlüğü çevirmeyi teklif eder. Fakat gizemli satırları incelerken peşine düştükleri tüm soruların cevabını birbirlerinde bulurlar. Artık hiçbir şey kusursuz tek bir öpücük kadar saf değildir..."

İlk kitaplarda küçücük olan en küçük kardeşimiz Hyacinth'in evlenme yaşı gelmiştir artık. Gareth ise 18 yaşında babasından öğrendiklerinden sonra kendini amaçsızca oradan oraya savuran bir hovardadır. İkilinin yolu Gareth'in büyükannesinin yazdığı İtalyanca günlüğü çözmeye çalışırken kesişir.

Bu hikayede en sevdiğim kişi (aslında tüm seride elbette) Leydi Danbury ya da kısaca Leydi D ya da ejderha. Ben bu kadına bayılıyorum. İnanılmaz sosyeteye zerre önem vermeden istediğini dan dan yapan biri. Ancak aynı zamanda da oldukça yumuşak kalpli (4. kitapta da görmüştük bu yönünü zaten). 

Ben bu hikayeyi beğendim. Hyacinth en azından diğer kardeşleri kadar (kız-erkek fark etmez) mıymıntı değil. Biraz Leydi D gibi yani. Lafını esirgemiyor. Gareth ile yaşadığı ikilemde de olayı görmesi gerektiği yerden görüyor. Aferin kız devam et böyle olmaya.

Benim puanım: 4/5 (3. favorim seride)

Sevgilerle,



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap - Paul ile Virginie - J. H. Bernardin De Saint-Pierre

Kitap: Karanlık Cevher Serisi - Philip Pullman

Film: Muhsin Bey (1987)